ABD’nin çağrısı üzerine salı günü Arap ülkelerinin geniş katılımı ile gerçekleşen “Annapolis” görüşmeleri Filistin meselesi ile ilgilenen siyasi gözlemcilerin ilgisine ve büyük tartışmalara neden oldu. Hatta bazı gözlemciler bu durumu “topluca yapılmış resmi bir intihar ” şeklinde değerlendirdiler.
İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni, Annapolis görüşmelerinde İsrail Başbakanı Ehud Olmert’in neleri gündeme getireceğinden daha çok Arap dünyasının geniş çapta katılımının sağlanmasının önemli olduğunu belirtmişti. Livni ayrıca İsrail Devleti ve Filistin Özerk Yönetimi arasında gerçekleşecek barış görüşmelerine Arap dünyasının müdahale etmemesi gerektiğini ısrarla vurguladı.
Konferansa on altı Arap ülkesinin katılması planlanmıştı. İsrail yönetimi ile Abbas yönetimi arasında yapılacak barış görüşmelerini desteklemeyi hedefleyen bu konferansa tam kadro katılan Arap ülkelerinden onu henüz İsrail’i resmi olarak tanımamaktadır.
Ekonomi ve siyaset uzmanı araştırmacı Dr. Adil Semmara, Annapolis’te devletlerin Filistin’in çıkarları için bir araya gelmediklerini, şu anda yapılmak istenenin Filistinlilerin haklarından vazgeçmeleri ve İsrail ile ilişkilerin normalleştirilmesi operasyonunun içine mümkün olduğu kadar fazla Arap devletini katmak olduğunu düşünüyor.
Semmara, Arap resmi makamlarının konferansa eksiksiz katılımının “topluca yapılmış resmi bir intihar” olduğunu açıkladı. İsrail’in bu önemli adımı atarak Filistinliler üzerinden bütün Arap dünyası ile normalleştirilmiş bir ilişki sürecini gerçekleştireceğine işaret eden Semmara, bu girişimin “tarihin kesinlikle affetmeyeceği” bir adım olduğu konusunda uyarıda bulundu.
en-Necah Ulusal Üniversitesi Siyaset Bilimi Profesörü ve Filistinli düşünür Abdüssettar Kasım da Filistin’in ulusal haklarının Mahmut Abbas başkanlığındaki yönetim tarafından ne ölçüde temsil edilebileceği noktasında kaygılarını dile getirerek şu anda Filistin’in içinde bulunduğu durumu tam bir uğursuzluk olarak tanımladı.
Abdüssettar Kasım, Filistinlilerin öteden beri mücadelesini verdikleri haklarının tek tek ellerinden alınmakta olduğunu ve Filistin halkı ile hiçbir bağı olmayan, bu ümmetle her hangi bir aidiyet duygusu taşımayan, bunun da ötesinde geniş halk kitlelerinin duygularına hiç ortak olmayan kişiler tarafından haklarının oyuncak haline getirildiğini kaydetti.
Kasım “İsrail ile masaya oturmanın bile tek başına Filistinlilerin topraklarına geri dönme haklarından vazgeçmeleri anlamına geldiğini” dile getirdi. “İsrail, topraklara dönüş hakkı talebinde bulunmayacakları konusunda emin olmadığı hiçbir Filistinli ya da her hangi bir Arap taraf ile masaya oturmaz. Çünkü Filistinli mültecilerin geri dönmeleri İsrail’in bu topraklarda varoluşunu anlamsız kılan ters bir durumdur. Bölgenin her iki topluma yaşama imkânı verecek genişlikte olmasına rağmen mültecileri kendi varlığı için tehlike olarak algılamaktadır” dedi.
Filistin’in meselelerine duyarlı Avukat Tallal Ebu Afife, Annapolis konferansını barış konusunda yeni bir çerçeve ile Madrid konferansına geri dönme istemi olarak değerlendirdi.
Ebu Afife, sonbaharda yapılan konferansın Madrid konferansından tamamen farksız olduğunu dile getirdi. O dönemde söz konusu konferansla, Irak’ı vurmaya hazırlanan Amerikan yönetiminin Filistin ve Arap yönetimlerine bir anlamda sus payı vermiş olduğunu, şu anda da Annapolis ile Amerika’nın Arap yönetimlerini kendi elinde bir tür kuklaya dönüştürdükten sonra İran’ı vurma hazırlığında olduğunu söyledi.
Ebu Afife oturumlar sırasında İsrail’e, en önemli Arap Devleti olan Suudi Arabistan ile tabii şekilde görüşme fırsatı sunulmuş olacağını bundan dolayı bu konferanstan tek kârlı çıkacak tarafın Siyonist varlık olduğunun altını çizdi.
Öte yandan Siyonistlerin Filistinlilere yönelik ayak oyunlarına da dikkat çeken Ebu Afife, bugün “Yahudi Devletini Tanıma” olarak adlandırdıkları bir şart öne sürerek bu yolla Filistinlilerin topraklarına dönüş haklarının ellerinden alınacağını vurguladı. Ebu Afife, artık Siyonist varlığın açık bir şekilde Yahudi kimliği ile tanınmadan Filistinlilere her hangi bir şey vermeyeceğini altını çizerek ifade etti. |