El Qassam Efendi
Şehit  
  Filistin Şimdi
  من فلسطين Filistin'den
  Filistin'e bir Bakış
  Hoşgeldiniz اهلا وسهلا بكم
  القلم الصريح Açık sözlü Kalem
  Filistin'in Kültürü
  Bilgiler
  Filistin'e Hoşgeldiniz
  Gelen Haber
  الحوار
  Hamas
  => Hamas'ın Liderleri :
  => Şeyh Ahmed Yasin
  => Şehy İz El Din El Kassam
  => Prof Abdulaziz El Rantisi :
  => İsmail Heniye
  => CemalSelim
  => Cemal Mansur
  => Şehid Lider İsmail Ebu Şenneb
  => Üstad Hasan El Benna
  => Mirfat Mesud
  => Şehid Yahya Ayyaş
  => Ummu Nidâl Meryem Ferahât
  => Salah Şehade’nin Şehadetinin Beşinci Yıldönümü
  Ulaşım :
  Filistin'e hoşgeldiniz
  Üyeler
  Sayaç
Şehid Lider İsmail Ebu Şenneb

İsrail işgal devleti bu kez HAMAS'ın önemli liderlerinden birini hedef aldı. Mahmud Abbas hükümeti kendince "barış" hikayesini okurken ve "Yol Haritası" planı üzerinde adres aramaya devam ederken İsrail işgal devleti saldırgan tutumunu sürdürüyor. Bu arada dünyadaki muhtelif medya organları da taraflı tutumlarını sürdürüyorlar. Filistinlilerin bazen savunma, bazen de İsrail'in saldırgan tutumuna cevap niteliğindeki eylemlerini ateşkesi ihlal olarak lanse ederek kıyameti koparırken işgalcilerin vahşi saldırılarını "misilleme" olarak göstermek suretiyle onun saldırgan tutumunu mazur göstermeye çalışıyorlar. Filistinlilerin eylemlerini hazırlayan sebepleri hep gözlerden uzak tuttuklarından asıl bu eylemlerin "misilleme" olduğu gerçeğini de gizliyorlar. Buna binaen Filistinlilerin 12 Ağustos Salı günü Tel Aviv yakınındaki Re'su'l-Ayn kasabasında bulunan bir ticaret merkezine ve Ariel Yahudi yerleşim merkezi girişindeki otobüs durağına yönelik eylemlerinin 8 Ağustos 2003 Cuma sabahı Nablus'taki el-Asker mülteci kampında geçekleştirilen katliama misilleme olduğu gerçeğini medya organlarının birçoğu gözlerden sakladı. Kudüs'te gerçekleştirilen eylemin de işgalcilerin el-Halil'de İslami Cihad Hareketi temsilcisini şehit etmelerine ve diğer bazı saldırılarına misilleme olduğunu da gündeme getirmekten çekinerek işgalcileri mazur göstermeye çalıştılar. Buna karşılık işgalci saldırganların 21 Ağustos 2003 Perşembe günü Gazze'de HAMAS'ın Siyasi Birimi'nin ileri gelenlerinden İsmail Ebu Şenneb'in şehit edilmesini bir "misilleme" olarak lanse ettiler. Ancak işgalcilerin bu vahşi saldırılarının kendilerini büyük sıkıntılara sokacağını ve bu saldırının onlara gayet pahalıya mal olacağını olayları yakından takip eden bütün herkes vurguluyor.

Biz bu noktalara parmak bastıktan sonra İsmail Ebu Şenneb'in şahsiyeti ve hayatı hakkında bilgi vermek istiyoruz:

Meslek olarak mühendis olan İsmail Ebu Şenneb Filistinliler arasında "birleştirici" kişiliğiyle tanınırdı. Bu özelliği sayesinde İsrail işgal devletinin Filistinliler arasında fitne çıkarmayı amaçlayan birçok oyununu boşa çıkarmayı başarmış ve birlik ve bütünlüğü korumuştur. Bütün direniş gruplarıyla oldukça etkin ve müspet ilişkiler kurma konusunda son derece başarılıydı. Bu konudaki başarılı çalışmalarından dolayı HAMAS'ın dış işleri bakanı olarak biliniyordu. Sadece HAMAS içinde değil muhtelif kitlesel kuruluşlarda öne çıkmış bir isimdi. Bu itibarla siyasi, akademik ve örgütçü kişiliği kendinde birleştirmiş bir liderdi. En etkin olduğu kitlesel kuruluş ise uzun süre başkanlığını yaptığı Mühendisler Sendikası (Türkiye'deki karşılığıyla Mühendisler Odası) idi.

Tam adı İsmail Hasan Muhammed Ebu Şenneb olan ve Ebu Hasan lakabıyla tanınan İsmail Ebu Şenneb, 1950 yılında Gazze'nin ortalarında bulunan Nusayrat mülteci kampında dünyaya geldi. Ailesi aslen Filistin'in en güzel şehirlerinden olan Askalan'ın güneyinde yer alan el-Ceyye köyündendir ve İsmail Ebu Şenneb'in doğumundan iki yıl önce Siyonist işgalcilerin zorlamasıyla güzel köylerini ve atadan kalma evlerini, barklarını terk ederek Gazze'deki Nusayrat mülteci kampına göç etmişti. Bu arada parantez açarak iki noktaya işaret etmek istiyoruz: Birinci olarak Ebu Şenneb'in ailesinin Siyonistlerin zorlamasıyla terk ettiği köyün bağlı olduğu ve Akdeniz kıyısında yer alan Askalan şehrinin bugün işgalciler tarafından Aşkelon olarak adlandırılıp İsrail şehri olarak gösterildiğine, gerçekte buranın İslam tarihinde ve kültüründe önemli yeri olan, ünlü hadis alimi İbnu Hacer el-Askalani başta olmak üzere birçok Müslüman ilim adamı çıkardığına ve buranın Aşkelon olmadığına parmak basmak istiyoruz. İkinci olarak da Filistinlilerin böylesine güzel yurtları satıp da insan istifi mülteci kamplarında her türlü imkandan yoksun bir hayata razı olmalarının aklın kabul edebileceği bir şey olmadığını, ama Siyonistlerin bu tür saçma iddialarla Müslüman halkları yıllardan beridir yanılttıklarına ve bu yolla onların Filistin davasına soğuk bakmalarını sağladıklarına dikkat çekmekte yarar görüyoruz.

Ebu Şenneb'in ailesi de Siyonistlerin 1948'de başlattıkları vahşi saldırılar sebebiyle köylerini terk ederek Gazze'deki Nusayrat mülteci kampına yerleşti. İşte bu göçten iki yıl sonra da İsmail Ebu Şenneb dünyaya geldi. Ailesi köylerindeki evlerini ve arazilerini satarak değil, işgalcilerin tehditleriyle, zorlamalarıyla terk etmek mecburiyetinde kalmış, gasıp işgalciler her şeylerine el koymuşlardı. Bu yüzden gittiği mülteci kampında yoksulluğa, oldukça zor şartlarda hayat sürdürmeye mahkum olmuştu. Babası Hasan ümmi yani okuma yazma bilmeyen biriydi, ama Kur'an okumayı biliyordu. Çocuklarının tahsillerine, özellikle dini eğitimlerine, Kur'an'ı öğrenmelerine büyük önem veriyordu. Kaldığı mülteci kampında Kur'an kursları açılınca oğlu İsmail'i daha küçük yaştayken buralara gönderdi. İsmail, bu arada bir yandan da ilk öğrenimini sürdürüyordu ve daha ilk öğrenimini tamamlamadan Kur'an-ı Kerim'in yarısını ezberledi.

İsmail, ilk öğrenimini 1956-61 yılları arasında en-Nusayrat mülteci kampındaki Yardım Ajansı'nın açtığı ilkokulda tamamladı. Bu dönemde, en-Nusayrat'taki tanınmış davetçilerden ve aynı zamanda HAMAS'ın liderlerinden olan Hammad el-Hasenat'ın sohbetlerinden, nasihatlerinden oldukça etkilendi.

Babası, çocukları daha küçük yaştayken vefat etti. Çocukların en büyükleri de İsmail'di ve o da henüz ilk okula gidiyordu. Yetim çocukların geçimlerini, yine yurtlarından çıkarılmış, mallarına mülklerine Siyonist işgalciler tarafından gasp yoluyla el konulmuş, dolayısıyla yoksulluğa mahkum edilmiş akrabalar üstlendi. Bu yüzden İsmail bütün aile efradıyla birlikte kendilerine bakacak akrabalarının çoğunluğunun ikamet ettiği eş-Şati mülteci kampına yerleşme ihtiyacı duydu.

İsmail, orta öğrenimini yine Yardım Ajansı'na bağlı Yeni Gazze Okulu'nda 1965 yılında tamamladı. Sonra da Filistin Lisesi'ne geçerek öğrenimini orada sürdürdü. Öğreniminin bütün dönemlerinde sınıfının en başarılı öğrencisi olarak öne çıktı.

İşgalci Siyonistler 1967 Haziran'ında, o zaman Mısır kontrolünde olan Gazze'ye saldırdıklarında İsmail Ebu Şenneb lisenin ikinci sınıfından üçüncü sınıfına geçmişti. Aynı yıl bazı arkadaşlarıyla birlikte lise bitirme imtihanlarına girdi ve imtihanları başarıyla vererek lise diploması almaya hak kazandı. Ancak, meydanlarda Filistin davasını siyasi istismar aracı olarak kullanıp nutuklar çeken, radyolardan heyecanlı konuşmalar yapan, perde arkasında ise ihanet ederek muhtelif ayak oyunlarıyla Filistin halkını Siyonistlerin önüne atan malum Arap liderlerin yönettiği ülkelerin hiçbiri bu diplomayı tanımıyordu. Genç İsmail elindeki diplomayla yine Filistin'in içindeki okullarda tahsilini sürdürebildi. Batı Yaka şehirlerinden Ramallah'taki Öğretmenler Enstitüsü'ne girerek İngilizce öğrendi. Burada iki yıl öğrenim gördü. Buradan mezun olan bir kişi BM'e bağlı Yardım Ajansı'nın okullarında öğretmen olarak çalışabiliyordu. 1969'da UNESCO, Kızılhaç ve Mısır Eğitim bakanlığı arasında yapılan anlaşmaya binaen Arap ülkelerinde geçerli genel lise diploması alabilmek için imtihana girdi. Böylece o diplomayla Arap ülkelerinde yüksek tahsile devam etme imkanı bulabilecekti. İmtihanda başarılı oldu ve yüksek tahsil için Mısır üniversitelerine başvurdu. Başvurusu kabul edildi ve Ramallah Öğretmenler Enstitüsü'ndeki öğrenimini bitirmesine az bir süre kalmış olmasına rağmen buradaki öğrenimini bırakarak Mısır üniversitelerine geçmeye karar verdi. Burada büyük zorluklarla karşılaşmasına rağmen kararlığını sürdürdü. Mısır hükümeti Filistin'den giden öğrencilere muhtelif zorluklar çıkarıyordu. Bu yüzden öğrenim yılının üçte ikisinin geçmesine rağmen belli bir fakülteye kayıt yaptıramadı. Ebu Şenneb, senenin kalan vaktini mühendislik fakültesine girmek için değerlendirmek amacıyla yeniden genel lise mezuniyet imtihanlarına girmek üzere kayıt yaptırdı. Sonuçta Şebinu'l-Kum'daki Yüksek Sanat Enstitüsü'ne girmeyi başardı. Bir yıl burada okuduktan sonra el-Mansura Yüksek Sanat Enstitüsü'ne oradan da el-Mansura Üniversitesi'ne geçti. Burada Mühendislik Fakültesi'nde yüksek tahsil yaparak 1975'te üstün başarıyla ve döneminin birincisi olarak mezun oldu.

Okuduğu fakültedeki hocalarından bazıları başarılı olması sebebiyle aynı fakültede asistan olarak kalmasını teklif ettiler. Ama o Gazze'ye geri dönmeyi tercih etti. Çünkü orada kendi halkına hizmet etmek istiyordu. Nitekim Gazze'ye dönerek Gazze belediyesinde proje mühendisi olarak çalışmaya başladı. Beş yıl bu görevi sürdürdü. Çalışmalarında oldukça başarılı olduğundan arkadaşları arasında öne çıktı, geniş bir çevrede tanındı.

Ebu Şenneb'in belediyede çalıştığı yıllarda Nablus'taki en-Necah Ulusal Üniversitesi bir mühendislik fakültesi açmayı kararlaştırdı ve mühendislik eğitimi almış olanların buranın koordinasyonuyla yüksek mühendislik (master derecesi) tahsili yapmalarına imkan tanıdı. İsmail Ebu Şenneb de bunun için müracaat etti ve belediyedeki görevinden istifa etti. Sonra en-Necah Üniversitesi'nin koordinasyonuyla Amerika'daki Colorado Üniversitesi'ne girerek burada mühendislik alanında master (yüksek mühendislik) tahsili yaptı. Buradaki öğrenimini de 1982'de tamamladı. Ardından öğretim görevlisi olarak çalışmak üzere en-Necah Üniversitesi'ne döndü. Çok geçmeden doktora için fırsat çıktı ve 1983'te bu amaçla yeniden Amerika'ya gitti. Ancak en-Necah Üniversitesi'nin öğretim görevlilerine büyük ihtiyacı vardı, bu yüzden Ebu Şenneb'i geri çağırdı. O da doktora öğrenimini tamamlamadan üniversiteye geri döndü. 1983-84 öğrenim yılında da söz konusu üniversitenin Mühendislik Fakültesi'nin inşaat mühendisliği bölümünün başkanı oldu. İşgal devleti 1987'de burayı kapatıncaya kadar da bu görevini sürdürdü.

1987 intifadasının başlamasından kısa bir süre sonra işgal güçlerinin, çalıştığı fakülteyi geçici olarak kapatmalarından yaklaşık bir yıl sonra 1988'in sonlarına doğru buradaki görevinden istifa ederek Yardım Ajansı'nda mühendis olarak çalışmaya başladı. Daha sonra Gazze'deki İslam Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladı. Şehit edildiği zaman da bu üniversitenin Mühendislik Fakültesi'nde doçent sıfatıyla öğretim görevlisi olarak çalışıyor ve aynı üniversitesinin Uygulamalı İlimler Fakültesi'nin dekanlığını yürütüyordu. Aynı zamanda Mühendisler Sendikası'nın da başkanıydı.

Ebu Şenneb, üniversitede öğretim görevlisi olarak aktif rol oynadığı gibi sivil kuruluşlarda ve toplumun yönlendirilmesinde de öncülük etmiştir. Özellikle Filistinliler arasında birlik ve beraberliğin sağlanmasında oldukça önemli başarıları olmuştur. Örneğin 1986'da Gazze'de muhtelif örgütler arasında çıkan fitnenin kapatılmasında ve birliğin sağlanmasında büyük rol oynadı. Onun bu konudaki başarısı sebebiyle Islah Komitesi'nin üyeliğine seçildi ve bu komite fitneyi tamamen ortadan kaldırarak, büyük bir tehlikenin önüne geçmeyi başardı. Hatta onun bu konudaki başarısı ve becerisi bilindiğinden akrabalarından, arkadaş çevresinden ve tanıdıklarından iki kişi arasında ihtilaf çıktığı zaman çözüme kavuşturmak için ona gelirlerdi. O da bu konudaki bütün gayretini ve becerisini ortaya koyarak ihtilafı çözüme kavuşturmayı başarırdı.

O aynı zamanda bir hayır adamıydı. Gerek Gazze'de, gerekse Batı Yaka'da birileri bir hayır işinde kullanılacak bina, cami vs. inşasına karar verdiklerinde onun mühendislik bürosuna giderlerdi, o da yapmak istedikleri inşaatla ilgili projeyi ücretsiz hazırlayıp ellerine verirdi.

Teşkilatçılık konusunda ise Filistin'in müstesna ve önder şahsiyetlerinden biridir. Bu alandaki faaliyetlerine 1976'da başladı ve o tarihte Filistin Mühendisler Teşkilatı'nın kurulmasına öncülük etti. 1976-80 arasında bu teşkilatın idare meclisinde üye olarak görev aldı. 1980'de teşkilatın başkanlığına seçildi. Ancak master için Amerika'ya gidince bu görevi bırakmak zorunda kaldı. Döndükten sonra iki dönem arka arkaya yeniden bu göreve seçildi. 1989'da işgalci saldırganlar tarafından tutuklandığında da bu görevi sürdürüyordu. 1997'de serbest bırakıldığında aynı teşkilatın ve Mühendisler Sendikası'nın başkanlığına seçildi. Şehit edildiğinde de Mühendisler Sendikası'nın başkanlığını sürdürüyordu.

Teşkilatçılık konusundaki maharetlerini sadece mühendisleri örgütlemekle göstermedi. en-Necah Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalıştığı sırada da öğrencileri örgütlemek için yoğun faaliyetler yürüttü. Onun oluşturduğu bu örgütler aynı zamanda Siyonist işgale karşı Filistin halkının bağımsızlık davasının ve mücadelesinin yönlendirilmesinde de önemli rol oynadı.

Ebu Şenneb dindar bir aileden geldiği gibi çocukluğundan itibaren de İslami hassasiyetiyle tanınmıştır.

HAMAS'ın kurucusu ve manevi lideri olarak bilinen Şeyh Ahmed Yasin'den oldukça etkilenmiştir. Babasının vefatından sonra geçtiği eş-Şati mülteci kampı aynı zamanda Ahmed Yasin'in ikamet ettiği yerdi. Burada onun sohbetlerinden ve faaliyetlerinden etkilenerek İslami faaliyetlerin içine girdi.

İş hayatına atılmasıyla birlikte de bu alanda aktif faaliyetleriyle öne çıkmıştır. 1976'da Gazze'de İslami Cemiyet'in kurucuları arasında yer aldı. Gençlerin işgalcilerin fitne ve ifsad politikalarına karşı korunmasında ve İslami kimlikle yetiştirilmelerinde büyük rol oynadı. Kurucuları arasında yer aldığı cemiyet spordan sinemaya çok değişik alanlarda faaliyetler yürüterek toplumun muhtelif fertlerini yetiştirmiştir.

Birinci intifada döneminde gerek intifadanın alevinin çakılmasında ve gerekse işgale karşı mücadelenin yönlendirilmesinde Ebu Şenneb'in büyük rolü olmuştur. Şeyh Ahmed Yasin de onu Gazze bölgesinde intifadanın koordine edilmesinden sorumlu tuttu. İntifada döneminde aynı zamanda Şeyh Yasin'in yardımcılığı görevini yürütüyordu. İntifadanın ilk gününden itibaren HAMAS'ın öncülüğünde yürütülen tüm faaliyetleri takip etti. Bir yandan da mücadele metotlarının geliştirilmesi için çalışmalar yürüttü.

Ebu Şenneb'in intifadada önemli rol oynadığını tespit eden işgal devletinin istihbaratı onun 1989'da zindana atılmasını sağladı. Böylece onun için dokuz yıla yakın sürecek zindan hayatı başlamış oldu. Ancak o çalışmalarına zindanda da devam etti. Zindana girmekle cihad ve direnişin yeni bir sahasına girdiğini düşündü.

İlk olarak er-Remle zindanında sorguya alındı. Burada oldukça şiddetli işkencelere maruz kaldı. Bu işkenceler üç ay boyunca kesintisiz devam etti. Daha sonra aynı zindanda ışığın bile görünmediği tek kişilik hücreye kapatıldı ve bu hücre hayatı da 17 ay sürdü. 1990'da hücreden çıktığında HAMAS'ın er-Remle hapishanesi sorumlusu olarak çalışmaya başladı. Ardından Askalan zindanına nakledildi. Zindan hayatının kalanı burada geçti. Burada tüm mahkumları örgütleyerek oldukça aktif faaliyetler yürüttü. Mahkumların 1992 ve 1995'te gerçekleştirdikleri açlık grevi eylemlerinin organize edilmesinde ve böylece zindanlardaki şartların iyileştirilmesinde onun büyük rolü olmuştur.

1997'de zindandan çıktığında HAMAS'ın siyasi kanadının liderleri arasında aktif faaliyetler yürütmeye başladı. Örgütün manevi lideri Şeyh Ahmed Yasin'in yardımcılığı görevini sürdürdü.

İşgalci Siyonistlerin 21 Ağustos 2003 Perşembe günü, Amerikan emperyalizminin kendilerine özel ikramı olan Apaçi helikopterlerini kullanarak arabasına yönelik füze saldırısı gerçekleştirmeleri sonucu iki koruma görevlisiyle birlikte şehit oldu. Şehit olduğunda HAMAS'ın siyasi biriminin lider kadrosu içinde Şeyh Ahmed Yasin'in yardımcısı, Gazze İslam Üniversitesi'nde öğretim görevlisi, bu üniversitenin Uygulamalı İlimler Fakültesi dekanı ve Mühendisler Sendikası başkanı sıfatlarını taşıyordu.



Meslek olarak mühendis olan İsmail Ebu Şenneb Filistinliler arasında "birleştirici" kişiliğiyle tanınırdı. Bu özelliği sayesinde İsrail işgal devletinin Filistinliler arasında fitne çıkarmayı amaçlayan birçok oyununu boşa çıkarmayı başarmış ve birlik ve bütünlüğü korumuştur. Bütün direniş gruplarıyla oldukça etkin ve müspet ilişkiler kurma konusunda son derece başarılıydı.






İsmail Ebu Şenneb, siyasi, akademik ve örgütçü kişiliği kendinde birleştirmiş bir liderdi. En etkin olduğu kitlesel kuruluş ise uzun süre başkanlığını yaptığı Mühendisler Sendikası (Türkiye'deki karşılığıyla Mühendisler Odası) idi.





İş hayatına atılmasıyla birlikte de İslami alanda aktif faaliyetleriyle öne çıkmıştır. 1976'da Gazze'de İslami Cemiyet'in kurucuları arasında yer aldı. Gençlerin işgalcilerin fitne ve ifsat politikalarına karşı korunmasında ve İslami kimlikle yetiştirilmelerinde büyük rol oynadı. Kurucuları arasında yer aldığı cemiyet spordan sinemaya çok değişik alanlarda faaliyetler yürüterek toplumun muhtelif fertlerini yetiştirmiştir.


Ebu Şenneb'in füze saldırısına hedef olan arabası. Siyonist İsrail yönetimi Filistin'in bağımsızlığı için mücadele edenlere karşı savaşını birkaç koldan yürütüyor. Bunlardan biri de hedef seçilen belli kişilerin planlı cinayetler yoluyla tasfiye edilmesidir. Bu tutumu İsrail'in gerçekte bir devlet değil bir eşkıya düzeni olduğunu göstermesi açısından üzerinde durulması gereken bir tutumdur.İ



Filistin Başbakanı ve  İsmail Ebu Şenneb'in yakın arkadaşı olan İsmail Heniyye saldırıdan sonra Ebu Şenneb'in ailesiyle konuşuyor. Filistin halkı o kutsal topraklardaki varlıklarını ve o toprakların İslami kimliğini koruyabilmek için büyük zorluklara, imtihanlara katlanmak zorundalar. Ama ne yazık ki bu imtihanda Müslüman kardeşlerinin kendilerine yeterince destek vermemesinin ızdırabını da yaşıyorlar.

Allahu ekber  
  Ey değerli vatan
eğ değerli şehitler
Aslan kassamı aslan
Ey aziz kebirler
bir tan
siz ebiler
Değerli Gazze Aman
olsun başlık Muritler
lanetli Abbas utan
Fetili kafir katiller.
 
Bugün 19556 ziyaretçikişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol