El Qassam Efendi
Şehit  
  Filistin Şimdi
  من فلسطين Filistin'den
  Filistin'e bir Bakış
  Hoşgeldiniz اهلا وسهلا بكم
  القلم الصريح Açık sözlü Kalem
  Filistin'in Kültürü
  Bilgiler
  Filistin'e Hoşgeldiniz
  Gelen Haber
  الحوار
  Hamas
  => Hamas'ın Liderleri :
  => Şeyh Ahmed Yasin
  => Şehy İz El Din El Kassam
  => Prof Abdulaziz El Rantisi :
  => İsmail Heniye
  => CemalSelim
  => Cemal Mansur
  => Şehid Lider İsmail Ebu Şenneb
  => Üstad Hasan El Benna
  => Mirfat Mesud
  => Şehid Yahya Ayyaş
  => Ummu Nidâl Meryem Ferahât
  => Salah Şehade’nin Şehadetinin Beşinci Yıldönümü
  Ulaşım :
  Filistin'e hoşgeldiniz
  Üyeler
  Sayaç
Salah Şehade’nin Şehadetinin Beşinci Yıldönümü

 
 
 

 

Salah Şehade’nin Şehadetinin Beşinci Yıldönümü

HAMAS’ın askeri kanadı durumundaki İzzettin Kassam Birlikleri’nin eski komutanlarından Salah Şehade 2002 yılında 22 Temmuz’u 23 Temmuz’a bağlayan gecen İsrail işgal güçlerinin attığı füzelerle şehit oldu. Filistin direnişçileri onu şehadetinin beşinci yılında anıyor.

Komutan Salah Şehade’nin hedef alındığı saldırıda 11'i çocuk, 3'ü kadın olmak üzere 17 kişi şehit edilirken yaklaşık 150 kişi de yaralandı. Ölenlerden biri 2 aylık biri de 18 aylık bebekti. İşgalciler 22 Temmuz Pazartesi'yi 23 Temmuz Salı'ya bağlayan gece, ABD'nin ikram ettiği F-16 tipi savaş uçaklarını kullanarak gece yarısından sonra meskun evlere yönelik saldırı düzenlediler. Bizzat işgalcilerin kendi açıklamalarına göre saldırıda 1 tonluk bombalar kullanıldı. Saldırıda dört bina tamamen yerle bir edilirken, etraftaki birçok bina da büyük ölçüde maddi zarar gördü.

Salah Şehade Kimdir?

Ömrünü Allah yolunda cihada adayan ve bu uğurda hayatını veren Salah Şehâde’nin tam adı Salahuddin Mustafa Muhammed Ali Şehâde, künyesi Ebu Mustafa'dır. 24 Şubat 1952 tarihinde eş-Şati mülteci kampında, altı kız çocuktan sonra ailenin ilk ve tek erkek çocuğu olarak dünyaya geldi. Ailesi aslen Filistin'in 1948'de işgal edilmiş bölgesindeki kıyı şehirlerinden olan Yafa şehrindendir. Fakat işgalcilerin buradaki Filistinlilerin çoğunu göçe zorlaması sebebiyle onun ailesi de öz yurtlarını ve topraklarını terk ederek BM'nin kurduğu eş-Şati mülteci kampına yerleşmek zorunda kalmıştı. Kısaca Salah adıyla bilinen Salahuddin de burada dünyaya geldi.

Salah, 1958'de BM'nin Mültecilere Yardım Konseyi UNRWA'ya bağlı bir ilkokulda eğitim hayatına başladı. Ortaöğrenimini ise Beyti Hanun kasabasında tamamladı. Sonra Gazze'deki Filistin Lisesi'ne girdi ve buradan yüksek dereceyle mezun oldu. Türkiye ve Rusya'daki üniversitelerin mühendislik bölümlerine kabul edilmesine rağmen, ailesinin maddi imkânlarının yetersiz olması sebebiyle yüksek tahsil için Filistin dışına çıkamadı. Daha sonra Mısır'ın İskenderiye şehrinde Sosyal Hizmetler Yüksek Enstitüsü'ne girdi. Burada tahsil görürken üçüncü sınıfta İslamî çizgiyi benimseyerek hayatını bu doğrultuda şekillendirmeye başladı. İyi bir sporcu olan Salah, İskenderiye'de tahsil gördüğü sırada Japonya'da güreş müsabakalarına katıldı ve gümüş kemer kazandı. Sporda halter alanında da çalışma yaptı ve bu alanda da ismini duyurdu.

Mısır'dan Gazze'ye dönüşünde İslami davet alanında çalışmalara başladı.

1976 yılında evlendi ve bu evlilikten 6 kız çocuğu dünyaya geldi.

Salah Şehâde, 1979'dan itibaren Sina yarımadasındaki el-Ariş şehrinde sosyal araştırmacı ve sosyal işler müfettişi olarak çalıştı. 1982'de bu görevinden istifa ederek Gazze İslam Üniversitesi'nin Öğrenci İşleri Dairesi'nde görev yapmaya başladı.

İşgal devleti 1984'te onu, işgale karşı faaliyetlere katıldığı iddiasıyla tutukladı. Fakat o işgalcilere herhangi bir bilgi vermedi. İşgalciler de müşahhas bir delil ileri süremediler. Bunun üzerine 1949'da çıkarılmış Özel Haller Kanunu'na göre onu yargılamaya başladılar. Bu dönemde iki yıl hapiste yattı ve 1986'da hapisten çıktı. Hapisten çıktıktan sonra Gazze İslam Üniversitesi'nin Öğrenci İşleri Dairesi müdürü olarak görev yapmaya başladı. Fakat 1987'de intifada başlayınca işgal devleti intifadanın önüne geçmek amacıyla adı geçen üniversiteyi kapattı. Bununla birlikte Şehâde üniversitede çalışmaya devam etti. Ne var ki 1988'de işgalciler tarafından tutuklandı. Tutuklanmasından sonra da tek kişilik hücreye kondu. İşgalciler ondan bilgi almak amacıyla Mayıs 1989'a kadar kendisini bu hücrede tuttular ve çeşitli şekillerde işkence ettiler. Bütün bu uygulamalara rağmen kendisinden hiçbir bilgi alamadılar. Bir ara altı aylığına serbest bırakıldı. Fakat daha sonra işgal devleti HAMAS mensuplarına yönelik geniş çaplı bir tutuklama kampanyası başlattı ve Şehâde'yi tutuklananların arasında zindana attı. İşgalciler Şehâde'yi 1997'ye kadar zindanda tuttular ve bu süre içinde ailesinden bir tek kişiyle görüşmesine bile fırsat vermediler.

Salah Şehâde, zindandan çıktıktan sonra yılmayarak Filistin'in işgalden kurtarılması mücadelesinde aktif rol oynamaya devam etti. HAMAS'ın askeri kanadı durumundaki İzzettin Kassam Birlikleri'nin kuruluşunda önemli rol oynadığı bilinmektedir. İşgal devleti onu arananlar listesinin baş sırasına yerleştirmişti. Belirtilen tarihte gerçekleştirdikleri vahşi katliamda onu, eşini, kızları İman'ı ve muhafızlığını yapan 37 yaşındaki Zahir Salih Ebu Huseyn'i şehit ettiler.

Komutan Cemal Ebu’l-Heyca’nın Dilinden Salah Şehade

Cemal Ebu'l-Heyca, HAMAS'ın askeri kanadı durumundaki İzzettin Kassam Birlikleri'nin Cenin sorumlusu olarak görev yaptı. İşgalcilerin Cenin kuşatması karşısında direnen mücahitlerin komutanlığını yaptı ve oğlunu bu direnişte şehit verdi. Bu direnişte mücahitler her taraftan kuşatmaya alındıkları halde 6 gün boyunca işgalcileri mülteci kamplarına sokmamayı başardılar. Bu süre içinde işgalcilere büyük kayıplar verdirdiler. Öyle ki işgalcilerin bizzat kendi itiraflarına göre Cenin kuşatması esnasında verdikleri kayıp 1967 Haziran Savaşı'nda verdikleri kayıptan fazlaydı.

İşte bu direnişin komutanı Cemal Ebu'l-Heyca, İzzettin Kassam Birlikleri'nin lideri Salah Şehâde'yi yakından tanıyordu. Onunla uzun bir süre zindanda beraber kaldı. Şimdi onun dilinden Salah Şehâde’yi tanıyalım:

"Yüce Allah Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurmaktadır: "Mü'minlerden öyle adamlar vardır ki, Allah'a verdikleri söze sadık kaldılar. Onlardan kimi (Allah yolunda şehid edilmek suretiyle) adağını yerine getirdi, kimi de (şehid olmayı) beklemektedir. (Ahidlerinde) hiçbir değişiklik yapmamışlardır." Şüphesiz Allah'a karşı kimseyi tezkiye etmiyoruz ama inanıyorum ki, eğitici komutan Ebu Mustafa bu ayette sözü edilen adamlardandı. Onlar Allah'a davet yolunu seçtikten ve bu yolun yükünü yüklendikten sonra artık hayatlarına doğruluk şekil vermiştir. Bu yolda sebat etmenin bedelini ödemeye de her zaman hazır olmuşlardır. İlkeleri hayatlarının bir realitesi olarak canlı hale getirmişlerdir. Sadece dillerle: "Yolumuz cihad, Allah yolunda ölmek en büyük temennimizdir" demek kolaydır. Fakat bu sözleri canlı hale getirip hayata geçirmek o kadar kolay değildir. Ancak kalplerini imanla, Allah yolunda cihad ve Allah'ın mücahitler için hazırladıklarının sevgisiyle imar edenler için bu kolay olmaktadır. Ben işgal devletinin zindanlarında bu mücahitle buluşma ve sohbet şerefine ermiştim. İşgal yönetimi 1998'de Talmund Hücreli Hapishanesi'nde beni eğitici önder Salah Şehâde ile aynı hücreye kapatmıştı. Hayatımın en kıymetli ve en güzel saatleri mücahitlerle birlikte olduğum, onlarla sohbet ettiğim ve birlikte yaşadığım vakitlerdir. Zindandaki o yalnızlığa ve karanlığa rağmen onlarla birlikte hayat tat ve lezzet kazanmaktadır... Zindanın acılığına rağmen onlarla birlikte, biz hiç fark etmeden zamanın hızla geçtiğini söylersem mübalağa etmiş olmam. O zaman bir hücrede bulunanların sayısı bir elin parmaklarının sayısı kadar değildi. İslami Cihad Hareketi'nden şehit olan kardeşimiz Eymen Derağime de bizimle birlikteydi. Çok sevdiğimiz bu kardeşimiz komutan Salah Şehâde'den davet alanında eğitim aldı. Onun önünde hafızlığını tamamladı...

Eğitici komutan Salah Şehâde'nin zindandaki hayatı İmam İbnu Teymiyye'nin: "Benim zindanda kalışım Allah'la halvetimdir (baş başa kalmamdır)" sözünde ifade edilen mananın bir canlı örneğiydi. Ne zaman kendisini görsem Allah'ın kitabından veya tefsir kitaplarından ya da muhtelif İslami kitaplardan bir şeyler okuduğuna, yahut Rabbinin önünde tam bir gönül huzuru içinde ibadet ettiğine şahit olurdum. Allah kendisine rahmet eylesin, üstad çokça nafile namaz kılar, oruç tutardı. Boş vakitlerinde de genellikle sonra şehit olan Eymen ile gezinir, onunla Allah'ın kitabını okurlardı. Kendisinin günlük düzenli bir spor programı vardı. Bedensel performansını korumak için bu programına devam ederdi. Allah'ın habibi Peygamber (s.a.s.)'in şu sözünü sıkça tekrar ederdi: "Güçlü mü'min zayıf mü'minden daha hayırlı ve Allah nazarında daha sevimlidir."

Ahmed Yasin Salah Şehade Hakkında Neler Söyledi?

Şeyh Ahmed Yasin’in Salah Şehade’nin şehadeti münasebetiyle kendisine sorulan sorulara verdiği cevapları da burada vermekte yarar görüyoruz:

Şeyh Salah Şehâde suikastına nasıl bakıyorsunuz?

Bu büyük bir cinayettir. Çünkü bu saldırı, ABD uçaklarıyla ve ABD silahlarıyla meskûn bir semte yönelik olarak gerçekleştirilen bir terörist saldırıdır. Çocuklar, kadınlar ve yaşlı insanlar bu saldırının kurbanı olmuşlardır. Bu, insanlığa karşı işlenmiş bir cinayettir. Uluslararası değerlere göre tam anlamıyla bir savaş suçudur.

-Komutan Şehâde'nin şehit edilmesinin HAMAS üzerindeki tesiri ne olacaktır?

Kardeşimizin büyük bir rolü vardı. Seçkin bir merkezi otorite oluşturmuştu. Fakat buna rağmen onun şehit edilmesi askeri kanadın çalışmasını etkilemeyecektir. Onun yardımcısı vardı ve şehit düşmesinden sonra onun görevlerini ve düzenli şekilde yürüttüğü tüm yükümlülükleri bu kişi üstlendi. Dolayısıyla bu olay askeri kanadı olumsuz yönde etkilemeyecektir. Bilakis bu olay, düşmandan intikam almak için daha çok faaliyete sevk edecektir. Düşman işlediği bu cinayetin bedelini ödeyecektir. Bu olay direnişçiyi, siyonist düşmana cevap vermek için daha çok faaliyete sevk edecektir ve doğacak gelişmelerin sorumlusu da siyonist düşman olacaktır.

-Şeyh Salah'ın şehit edilmesinden önce bir ateşkesten veya benzeri şeylerden söz ediliyordu. Siz hâlâ böyle bir ateşkese hazır mısınız?

Belli şartlar karşılığında şehadet eylemlerinin durdurulması konuşuluyordu. Bu şartlar da İsrail'in Batı Yaka'dan tümüyle çekilmesi, Filistin halkına uygulanan muhasaranın kaldırılması, ev yıkımlarının durdurulması, önder kişilere yönelik cinayetlerin durdurulması, sivillerin öldürülmesinin durdurulması ve zindanlarındaki sayıları yedi bini bulan tutukluların serbest bırakılmasıydı. Bütün bu şartların tam olarak yerine getirilmesi durumunda belirtilen eylemleri durdurmayı mülahaza etmemiz söz konusuydu.

-Peki, bu konudaki teklifiniz halen geçerli midir?

Hayır, düşmanın tutumu ve gerçekleştirdiği katliam her şeyi bitirdi.

-Şeyh Şehâde'nin başı çeken elemanlar arasında olduğunu düşünürsek onun şehit edilmesiyle HAMAS ne kaybetti?

HAMAS kazandı, kaybetmedi. Biz bir kimsenin şehadetini onun düğün ve ferahlık günü olarak kabul ediyoruz. Zaten bu bizim hedeflerimizden biridir. Bizim hedeflerimiz zafer veya şehadettir. Fakat o, tecrübe, ihtisas ve önemli konum sahibi biriydi. Şanı yüce olan Allah'ın bir lütfudur ki herhangi bir fert veya komutan şehit olduğunda onun yerine, görevlerinin ehli yüz komutan çıkıyor. Yahya Ayyaş şehit edildiğinde artık şehadet eylemlerinin son bulacağını sanmışlardı. Ama Ayyaş'ın talebeleri çıktı ve bu alanda yeni buluşlar gerçekleştirdiler. Bugün bir Salah Şehâde'den kurtuldularsa, onlara bedelini ödetecek yüz Salah Şehâde çıkacaktır.

 

Allahu ekber  
  Ey değerli vatan
eğ değerli şehitler
Aslan kassamı aslan
Ey aziz kebirler
bir tan
siz ebiler
Değerli Gazze Aman
olsun başlık Muritler
lanetli Abbas utan
Fetili kafir katiller.
 
Bugün 19559 ziyaretçikişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol